İNGİLİZCE
BU SAYFA İNG. DERSİNE AYRILMIŞTIR
OLUMLU CÜMLE YAPISI:
Simple Present Tense'te kullanılan yardımcı fiiller bulunmaktadır.Bunlar ; "did ve did not" yada kısaca "did ve didn't" tır.Bu yardımcı fiiller; olumlu cümleler hariç,diğer cümle yapılarında(olumsuz cümle ve soru cümleleri) kullanılırlar.
Diğer İngilizce zamanlarda olduğu gibi,Geçmiş zamanda da cümle kuruluşu;"başta özne,özneden sonra fiilin 2.hali,fiilden sonra nesne" şeklinde olmaktadır.Bunu kısaca ;
şeklinde tablo olarakta gösterebiliriz.
Örnek:
I lost my wallet.
Özne Fiil 2.hali Nesne
Aşağıda verilen örnekleri inceleyelim.
She saw her baby.
(O bebeğini gördü.)
My sister wrote a book last year.
(Kız kardeşim geçen yıl bir kitap yazdı.)
Sercan ate something two hours ago.
(Sercan iki saat önce birşeyler yedi.)
They lived here three weeks ago.
(Onlar üç hafta önce burda yaşadılar.)
I visited my aunt last night.
(Geçen gece halamı ziyaret ettim.)
OLUMSUZ CÜMLE YAPISI:
Olumsuz cümlede olumlu cümleden farklı olarak; "did not" veya kısaca "didn't" yardımcı fiili ile birlikte fiilin 1. hali kullanılır.
şeklinde tablo halinde göstermemiz anlamamız açısından kolaylık sağlayacaktır.
Örnek:
I didn't make meal yesterday.
(Dün yemek yapmadım.)
My brother didn't go to school yesterday.
(Erkek kardeşim dün okula gitmedi.)
I didn't see you two hours ago.
(İki saat önce sizi görmedim.)
She didn't wash her hands.
( O ellerini yıkamadı.)
SORU CÜMLESİ :
İngilizce Geçmiş zamanda soru cümlesi; yardımcı fiiller olan "did ve didn't" yardımı ile kurulur ve olumsuz cümlede olduğu gibi
fiilin 1. halini kullanırız.
Did veya didn't+ Özne+ Fiilin 1.hali+Nesne şeklinde tablo haline getirebiliriz.
Örnekler:
Did you go to England?
(Sen İngiltere'ye gittinmi?)
Did he play football?
(O futbol oynadımı?)
Did we do plan?
(Biz plan yaptıkmı?)
Didn't they see us?
(Onlar bizi görmedilermi?)
Didn't Hakan come to school?
(Hakan okula gelmedimi?)
Didn't Ayşe eat something?
(Ayşe bişeyler yemedimi?)
Soru cümlelerinde ayrıca; who, what, when, where,why, how gibi soru zarfları kullanılır.
Ve bu soru zarfları did veya didn't yardımcı fiilerinin önüne koyulur.Ve yine fiilin 1. hali kullanılır.Aşağıda verilen örnekleri dikkatle inceleyelim:
Who did bring this pen?
(Bu kalemi kim getirdi?)
What did you do last night?
(Dün gece ne yaptın?)
Why did he said that?
(O neden bunları söyledi?)
When did she go her home?
(O ne zaman evine gitti?)
Where did they live?
(Onlar nerede yaşıyor?)
SİMPLE PRESENT TENSE KURALLAR:
1- Geçmiş zamanda olumlu cümle kurulurken fiiller - ed takısı alırlar.Fakat -ed takısı almayan fiillerde vardır. Bunlara "düzensiz fiil (irregular verb)" denir.
-ed takısı alan fiillere örnek verdikten sonra düzensiz fiilleri ele alacağız.
-ed takısı alan fiiller -ed takısı almış hali Anlamları
Ask Asked Sormak
Clean Cleaned Temizlemek
Cook Cooked Yemek pişirmek
Cry Cried Ağlamak
Fill Filled Doldurmak
Help Helped Yardım etmek
Laugh Laughed Gülmek
Learn Learned Öğrenmek
Like Liked Beğenmek
Live Lived Yaşamak
Look Looked Bakmak
Open Opened Açmak
Owe Owed Borçlu olmak
Play Played Oynamak
Show Showed Göstermek
Smoke Smoked Sigara içmek
Stay Stayed Kalmak
Talk Talked Konuşmak
Translate Translated Tercüme etmek
Use Used Kullanmak
Walk Walked Yürümek
Wash Washed Yıkamak
Watch Watched izlemek (Tv )
Örneğin;
I worked in market.
(Ben markette çalışıyorum.)
We invited my uncle and his family.
(Biz amcamı ve ailesini davet ettik.)
She stopped in front of a dog.
(O bir köpeğin önünde durdu.)
You passed your house.
(Sen evini geçtin.)
Bazı fiiler -ed takısı almazlar ve değişim gösterirler.Bu tür fiillere Düzensiz Fiiller denir.Düzensiz fiillerin 3 farklı şekli vardır. Bunlar; Mastar hali (İnfinitive),
Geçmiş hali (Past) ve Part Participle (3.hali) 'dir.Past Participle yani 3. halleri, ileride göreceğimiz konulardan biri olan Perfect tense'te kullanıyoruz. Bize şimdilik lazım olan 2.halleridir olduğundan tablomuza 3. hallerini eklemeyeceğiz.
İnfinitive (1.hali) Past Tense(2.Hali) Anlamları
Arise Arose Ortaya çıkmak
Be Was/were Olmak
Bear Bore Doğurmak
Begin Began Başlamak
Bite Bit Isırmak
Blow Blew Esnemek
Break Broke Kırmak
Bring Brought Getirmek
Buy Bought Satın almak
Catch Caught Yakalamak
Choose Chose Seçmek
Come Came Gelmek
Creep Crept Sürünmek
Dive Dove /Dived Suya dalmak
Do Did Yapmak
Drag Dragged Sürüklemek
Draw Drew Çizmek
Dream Dreamed Düş kurmak
Drink Drank İçmek
Drive Drove Araç sürmek
Drown Drowned Suda boğulmak
Eat Ate Yemek yemek
Fall Fell Düşmek
Fight Fought Dövüşmek
Fly Flew Uçmak
Forget Forgot Unutmak
Forgive Forgave Affetmek
Freeze Froze Donmak
Get Got Almak / Ele geçirmek
Give Gave Vermek
Go Went Gitmek
Grow Grew Büyümek
Hang Hung Asmak
Hide Hid Saklamak
Know Knew Bilmek
Lay Laid Yaymak
Lead Led Yönetmek / Yönlendirmek
Lie Lay Yalan söylemek
Light Lit Aydınlatmak
Lose Lost Kaybetmek
Prove Proved Kanıtlamak
Ride Rode Binmek
Ring Rang (Zil,telefon) çalmak
Rise Rose Yükselmek
Run Ran Koşmak
See Saw Görmek
Seek Sought Araştırmak
Set Set Ayarlamak
Shake Shook Çalkalamak
Sing Sang Şarkı söylemek
Sink Sank Batmak
Sit Sat Oturmak
Speak Spoke Konuşmak
Spring Sprang Sıçramak
Steal Stole Çalmak
Sting Stung Batırmak / Sokmak
Strike Struck Vurmak / Çarpmak
Swear Swore Yemin etmek
Swim Swam Yüzmek
Take Took Almak
Tear Tore Yırtmak
Tell Told Söylemek
Throw Threw Fırlatmak
Use Used Kullanmak
Wake Woke Uyanmak
Wear Wore Giymek
Write Wrote Yazmak
TİME EXPRESSION (ZAMAN BELİRTEÇLERİ) :
Time expressions zaman belirten kelimelerdir ve İngilizce'de her zaman için Faklı zaman belirteçleri kullanılır. Sınavlarda cümlenin hangi zamanda verildiğini anlayamıyorsak;
zaman belirten kelimeleri bilmemiz bize yardımcı olacaktır. Bu yüzden zaman belirteçleri çok önemlidir.
İngilizce Geçmiş Zamanda genellikle rastlanılan time expression'lar ;
Time Expressions Anlamları
Yesterday Dün
Last Week Geçen hafta
Last Night Geçen gece
Last Year Geçen yıl
Last Sunday Geçen Pazar
Last Monday Geçen Pazartesi
Last Tuesday Geçen Salı
Last Thursday Geçen Perşembe
Last Friday Geçen Cuma
Last Saturday Geçen Cumartesi
Last Wednesday Geçen Çarşamba
Two days ago İki gün önce
Four months ago Dört ay önce
A year ago Bir yıl önce
Three minutes ago Üç dakika önce
TO BE YARDIMCI FİİLLERİNİN GEÇMİŞ ZAMANDAKİ HALLERİ:
To be yardımcı fiilleri dediğimiz "am, is, are" geçmiş zamanda "was ve were" olarak değişir. Was / Were kişi kendisiyle ilgili olan bi durumu ve kişisel özellikler söylenirken kullanılan bir kalıptır.
Örneğin; kızgındım, üzgündüm, güzeldim, akıllıydım gibi.
Was / were yardımcı fiillerini hangi özneyle kullanmamız gerektiğini aşağıdaki tabloya bakarak öğrenelim.
+ WERE + WAS
Örnekler;
I was angry.
(Ben kızgındım.)
You were very beautiful child.
(Sen çok güzel bir çocuktun.)
We were sincere.
(Biz samimiydik.)
He was a doctor.
(O doktordu.)
She was crazy person.
(O çılgın bir kişiydi.)
was were ödew
Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman) ...
Konu anlatımına yeni kelimeleri öğrenerek başlayalım.
have a rest : dinlenmek | go to bed early (late) : erken (geç) yatmak |
have a snack : atıştırmak | visit relatives : akrabaları ziyaret etmek |
go to dance club : dans kulübüne gitmek | meet with friends : arkadaşlarla buluşmak |
go online : internete girmek | tidy room : odayı toplamak |
watch TV : televizyon seyretmek | make list : liste hazırlamak |
take guitar courses : gitar dersleri almak | prepare a poster : poster hazırlamak |
play soccer : futbol oynamak | take a nap : kestirmek |
do karate : karate yapmak | help : yardım etmek |
do homework : ev ödevi yapmak | rest : dinlenmek |
get home : eve gelmek | get back home : eve dönmek |
plan time : zamanı planlamak | surf on the Net : internette dolaşmak |
go to school : okula gitmek | play games : oyun(lar) oynamak |
get up early (late) : erken (geç) kalkmak | chat : sohbet etmek |
have a big breakfast : iyi bir kahvaltı yapmak | go to piano class : piyano sınıfına gitmek |
learn dance : dans (etmeyi) öğrenmek | go to judo class : judo sınıfına gitmek |
go shopping : alış verişe gitmek | join club : kulübe katılmak |
go to grannies : büyükannelere gitmek | feed cat (dog) : kedi (köpek) beslemek |
stay overnight : gece kalmak | have lunch (dinner) : öğle (akşam) yemeği yemek |
hang aronud with friends : arkadaşlarla takılmak | read books : kitap okumak |
go out : dışarı çıkmak |
Sürekli yapılan veya tekrarlanan, alışkanlık haline gelmiş eylemin anlatılması için kullanılan yapıyı öğreneceğiz. İngilizce’de bu yapıya The Simple Present Tense denir. Bu kipi, Türkçe’ye Basit Geniş Zaman diye çevirebiliriz.
Örnek cümleleri inceleyelim.
I have a rest after school. | Okuldan sonra dinlenirim. |
I have a snack and I do my homework. | Bir şeyler atıştırırım ve ödevimi yaparım. |
You go out on Saturdays. | Cumartesileri dışarı çıkarsın. |
You meet your friends at weekends. | Hafta sonlarında arkadaşlarınla buluşursun. |
Carol has breakfast at 7.30 a.m. every morning. | Carol her sabah yedi buçukta kahvaltı yapar. |
She gets back home around 3.30 p.m. | Üç buçuk civarında eve geri döner. |
Robert goes to Moon Dance Club at nine o'clock on Saturday mornings. |
Robert, cumartesi sabahları saat dokuzda Ay Dans Kulübü'ne gider. |
Jack plays soccer at 5 p.m. on Mondays. | Jack, pazartesi günleri saat beşte futbol oynar. |
We have a big family breakfast on Saturday mornings. |
Biz, cumartesi sabahları büyük bir aile kahvaltısı yaparız. |
We surf on the Net after school. | Biz, okuldan sonra internette sörf yaparız. |
The students go to bed early on weekdays. | Öğrenciler hafta içinde erken yatarlar. |
They have lunch at their school on weekdays. | Onlar hafta içinde öğle yemeklerini okulda yer. |
Geniş zaman kipiyle kurulmuş, öznesi üçüncü tekil kişi (he, she, it …) olan olumlu bir cümlenin fiili sonuna – s, - es, - ies eklerinden birisini alır. Fiillerin çoğunun sonuna – s eklenir. Son hecesi – ch, - shveya – x ile biten fiillerin sonuna – es eki getirilir. Son iki harfi sessiz, son harfi – y olan fiilde bu harf kalkar ve yerine – ies eki getirilir. Do ve go fiileri de sonlarına - es eki alırlar. Sonuna ek getirilmeyen have fiili de has olarak değişir.
I don't watch TV after school. | Okuldan sonra televizyon seyretmem. |
You don't go to dance club on weekdays. | Hafta içinde dans kulübüne gitmezsin. |
He doesn't go online every day. | O her gün internete girmez. |
Sue doesn't take guitar courses on weekdays. | Sue hafta içinde gitar dersi almaz. |
My cat doesn't drink water every day. | Kedim her gün su içmez. |
We don't do karate at weekends. | Biz hafta sonlarında karate yapmayız. |
You don't get home on time. | Siz zamanında eve gelmezsiniz. |
They don't go to school on Saturdays and Sundays. | Onlar cumartesileri ve pazarları okula gitmez. |
Do I feed my cat every day? | Ben, kedimi her gün besler miyim? |
Do you meet your friends every weekend? | Her hafta sonu arkadaşlarınla buluşur musun? |
Does he go to piano class every Wednesday? | O her çarşamba piyano dersine gider mi? |
Does Carol go to bed early on weekdays? | Carol hafta içinde erken yatar mı? |
Does your cat eat meat every day? | Kedin her gün et yer mi? |
Do we read books after school? | Okuldan sonra kitap okur muyuz? |
Do you have dinner at 7.30 p.m.? | Siz yedi buçukta akşam yemeği yer misiniz? |
Do they go out on Sunday evenings? | Onlar pazar akşamları dışarı çıkar mı? |
Cümle; do veya does yardımcı fiillerinden birisi ile başlıyorsa, soru halindedir. Yardımcı fiiller şu özneler ile kullanılırlar: Does – he, she, it; do – you, we, you, they … Main verb (asıl fiil) birinci halde (present form)dir.
Frequency Adverbs (süreklilik zarfları) eylemin hangi sıklıkta yapıldığını bildirir. The simple present tense(geniş zaman)da en çok kullanılanları şunlardır: Always (daima), usually (genellikle), sometimes (bazen),often (sık sık), seldom (seyrek, pek az), rarely (seyrek olarak, nadiren), never (asla), frequently (sıklıkla) ... Şimdi bunlardan bazılarını örneklerle görelim.
Always
I always do my homework and go to bed early. | Ben daima ödevimi yapar ve erken yatarım. |
Suna always goes to Moon Dance Club at ten o'clock on Saturday mornings. |
Suna daima cumartesi sabahları saat onda Ay Dans Kulübü'ne gider. |
I usually watch TV or go online. | Ben genellikle televizyon seyrederim veya internete girerim. |
I usually go to my grannies at weekends. | Ben genellikle hafta sonlarında büyükannemlere giderim. |
Hakan often hangs around with his friends. | Hakan sık sık arkadaşlarıyla (zaman geçirir) takılır. |
You often go shopping with your mom. | Sen sık sık annenle alış verişe gidersin. |
My dad sometimes comes home late. | Babam bazen eve geç gelir. |
They sometimes go to bed late. | Onlar bazen geç yatar. |
Sally never goes out on Sunday evenings. | Sally pazar akşamları asla dışarıya çıkmaz. |
You never take guitar classes on weekdays. | Sen asla hafta içinde gitar dersi almazsın. |
What?
What do you do at home? | Sen evde ne yaparsın? |
I cook meals at home. | Ben evde yemek pişiririm. |
What does Roy do with his friends? | Roy arkadaşları ile ne yapar? |
He plays soccer with his friends. | O arkadaşlarıyla futbol oynar. |
What time do you get back home? | Sen eve (saat) kaçta geri dönersin? |
I get back home at 3 o'clock p.m. | Ben saat üçte eve geri dönerim. |
What time do your friends play chess every day? | Arkadaşların her gün saat kaçta satranç oynar? |
They play chess at 4 p.m. every day. | Onlar her gün saat dörtte satranç oynar. |
When does he do his homework? | O ev ödevini ne zaman yapar? |
He does his homework in the evening. | O ev ödevlerini akşam yapar. |
When do you go to karate classes? | Sen ne zaman karate derslerine gidersin? |
I go to karate classes on Wednesdays. | Ben karate derslerine çarşamba günleri giderim. |
beautiful : (kadın) güzel | clumsy : beceriksiz, sakar | easygoing : kaygısız |
forgetful : unutkan | generous : cömert | honest : dürüst, namuslu |
outgoing : girişken; dışa dönük | overweight : fazla kilolu | selfish : bencil |
stubborn : inatçı | well-built : iri yapılı | punctual : dakik |
slim : ince, zayıf | thoughtful : anlayışlı, nazik | short : kısa |
medium height : orta boylu | curly : (saç) kıvırcık | straight : (saç) düz |
attractive : alımlı, çekici | wavy : (saç) dalgalı | long : uzun |
blonde : (kadın) sarışın | fair : kumral | ginger : kızıl (saç) |
hazel : (göz) ela | tall : uzun (boy) | shy : ürkek, çekingen |
energetic : enerjik, faal | bad : kötü | lovely : sevimli |
polite : kibar | male : erkek | female : kadın |
fast : hızlı | old : yaşlı | slow : yavaş |
handsome : (erkek) yakışıklı | crowded : kalabalık | expensive : pahalı |
large : geniş | small : küçük | high : yüksek |
intelligent : zeki | succesful : başarılı | dark : siyah |
close : (arkadaş) yakın | angry : öfkeli | big : büyük |
jealous : kıskanç | stingy : cimri | happy : mutlu |
kind : nazik, kibar | friendly : arkadaş canlısı | careful : dikkatli |
Kişinin fiziksel özelliklerinden bahsederken have got / has got yapılarından yararlanırız. Örnekleri inceleyiniz.
She has got blue eyes. | (O, mavi gözlere sahip.) |
He has got brown eyes. | (O, kahverengi gözlere sahip.) |
He has got short wavy black hair. | (O, kısa siyah dalgalı saçlara sahip.) |
She has got long straight fair hair. | (O, uzun düz sarı saçlara sahip.) |
I have got long straight brown hair and brown eyes. | (Ben, uzun düz kahverengi saçlara ve gözlere sahibim.) |
You have got short curly hair. | (Sen, kısa kıvırcık saçlara sahipsin.) |
He has got a beard and moustache. | (O, bir sakal ve bıyığa sahip.) |
What does / do __________ look like? sorusu ile kişinin fiziksel özellikleri öğrenilir. (Kişisel özellikleri, yaşı, fiziki durumu, dış görünüşü, vb.) Cevapta yukarıdaki örnek cümlelerde belirtilen kalıp kullanıldığı gibi, aşağıdaki cümlelerin bir benzeri de yer alabilir.
She is beautiful with wavy hair and blue eyes. | (O dalgalı saçları ve mavi gözleri ile güzeldir.) |
Hans is handsome with curly dark hair. | (Hans koyu kıvırcık saçları ile yakışıklıdır.) |
He is tall, well-built and slim. | (O, uzun boylu, cüsseli ve zayıftır.) |
You are handsome with brown hair and moustache. | (Sen, kahverengi saçların ve bıyığınla yakışıklısın.) |
Sally is short and green eyes. | (Sally, kısa boylu ve yeşil gözlüdür.) |
She is attractive with wavy fair hair. | (O, dalgalı açık renkli saçları ile çekicidir.) |
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
What does he look like? | (O, nasıl görünüyor?) |
He has got short wavy black hair. | (O, kısa siyah dalgalı saçlara sahip (görünüyor).) |
What does she look like? | (O, nasıl görünüyor?) |
She is beautiful with wavy hair and blue eyes. | (O dalgalı saçları ve mavi gözleri ile güzel (görünüyor.)) |
What is he / she like? sorusu ile karakter özellikleri (pısırık mı, arkadaş canlısı mı, girişken mi, çalışkan mı, vb.) sorulur. Cevapta özellikleri belirten sıfat(lar) kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
What is Suna like? | (Suna nasıldır?) |
Suna is optimistic and cheerful. | (Suna iyimser ve neşelidir.) |
What is Hakan like? | (Hakan nasıldır?) |
He is outgoing and talkative. | (O, cana yakın ve konuşkan (geveze)dir.) |
What is Robert like? | (Hakan nasıldır?) |
He is very energetic. | (O, çok enerjiktir (hareketli).) |
What is your grandfather like? | (Büyükbaban nasıldır?) |
He is slimmer than my grandmother. | (O, babaannemden daha ince (zayıf)dır.) |
What is your mother like? | (Annen nasıldır?) |
She is hardworking. He is thinner than my father. | (O, çalışkandır. Babamdan daha zayıftır.) |
Comparative Degree (Sıfatlarda Üstünlük Derecesi)
İki insan veya iki nesne arasında kıyaslama yapılırken, sıfatlarda üstünlük derecesi (comparative degree) kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
Ali is younger than Ahmet. | (Ali, Ahmet’den daha gençtir.) |
Your mother is older than you. | (Annen senden daha yaşlıdır.) |
Hülya is funnier than Meral. | (Hülya, Meral’den daha komiktir.) |
My cat is luckier than your dog. | (Kedim, köpeğinden daha şanslıdır.) |
Mary’s hair is longer than Rose’s hair. | (Mary’nin saçları, Rose’nin saçlarından daha uzundur.) |
Hakan is cleverer than Zekiye. | (Hakan, Zekiye’den daha zekidir.) |
Zehra’s marks are worse than Gül’s marks. | Zehra’nın notları, Gül’ün notlarından daha kötüdür.) |
Ali’s money is less than Ahmet’s. | (Ali’nin parası, Ahmet’in parasından daha azdır.) |
İki nesne ya da insanı kıyaslarken kullandığımız kısa sıfatın sonuna – r, - er, veya – ier eklerinden birisi getirilerek üstünlük derecesi alırlar. Önce sonuna – r alan sıfatlardan bazılarını tanıyalım.
fine (güzel) | finer (daha güzel | wide (geniş) | wider (daha geniş) |
safe (güvenli) | safer (daha güvenli) | large (geniş) | larger (daha geniş) |
Sonuna – er eki alan bazı kısa sıfatlar:
young (genç) | younger (daha genç) | new (yeni) | newer (daha yeni) |
long (uzun) | longer (daha uzun) | thick (kalın) | thicker (daha kalın) |
Bazı kısa sıfatlara – er eki getirilirken, son harfleri bir daha yazılır: Hot (sıcak), hotter (daha sıcak); fat (şişman), fatter (daha şişman) gibi …
Son harfi – y, ondan önceki harf de sessiz ise, kısa sıfat sonuna – ier eki alırken – y harfi kaldırılır:
funny (komik) | funnier (daha komik) | lucky (şanslı) | luckier (daha şanslı) |
easy (kolay) | easier (daha kolay) | heavy (ağır) | heavier (daha ağır) |
good (iyi) | better (daha iyi) | bad (kötü) | worse (daha kötü) |
far (uzak) | farther (daha uzak) | little (az) | less (daha az) |
Kısa sıfatların kullanıldığı cümlelerde söz dizini şöyledir:
Subject + to be + adjective + - r ,- er, - ier + than + object.
(Subject (özne); to be (am, is, are …); adjective (sıfat); , - r, - er, - ier (takılardan birisi kullanılır); than (den);object (nesne), demektir.)
A plane is safer than a bus. | (Uçak, otobüsten daha güvenlidir.) |
Tuna is younger than his father. | (Tuna, babasından daha gençtir.) |
A worm is thinner than a snake. | (Solucan, yılandan daha incedir.) |
English is easier than Japanese. | (İngilizce, Japonca’dan daha kolaydır.) |
Uzun (çok heceli) sıfatlar önlerine more (daha) getirilerek üstünlük derecesi alırlar.
delicious (lezzetli) |
more delicious (daha lezzetli) |
comfortable (rahat) |
more comfortable (daha rahat) |
expensive (pahalı) |
more expensive (daha pahalı) |
beautiful (güzel) |
more beautiful (daha güzel) |
Örnek cümleleri inceleyiniz.
Soup is more delicious than rice. | (Çorba, pirinç pilavından daha lezzetlidir.) |
An armchair is more comfortable than a chair. | (Koltuk, sandalyeden daha rahattır.) |
A jacket is more expensive than a shirt. | (Ceket, gömlekten daha pahalıdır.) |
Canan is more beautiful than Melek. | (Canan, Melek’ten daha güzeldir.) |
(Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce’ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ...)
Ana Sayfa